Page 54 - st-agir-sanayi-cozumleri-2018-mart
P. 54
GÖKHAN KILIÇ / Öz Otomat, Kalite Güvence Yöneticisi, [email protected]
Madenite
MADEN ÇAĞI
Bilinen ilk çağlardan itibaren günümüze kadar maden çağı; bakır, tunç ve demirin
keşfedilmesi ile insanoğlunu geleceğe taşımıştır. Bundan yaklaşık 6000 yıl önce Bakır
Çağı (Kalkolitik Çağ) M.Ö. 5000-3000 yılları arasında Negev Çölü’ndeki Timna vadisinde
başlar. Bakırın ergime sıcaklığının düşük olması sebebiyle rastlantısal keşfide bize kolaylık
sağlamıştır.
Öyle ki insanoğlu o çağlarda sadece yontma taş araç gereçler kullanırdı ve artık bakırda
yaşamında yer alabildi. Akabinde bu dönemde tarım, avcılığa göre yontma taştan daha
fazla ilerleme kaydetmiştir.
M.Ö. 7. Yüzyıla gelindiğinde ülkemizin kıyı şeridinden itibaren batısında kurulmuş olan
Lidya Krallığı ilk madeni parayı bastırmışlardır. Madeni para yapı olarak aynı ölçülerde
köşeleri yassı şekilde gümüş ve altın sikkelerdir.
Bilinmeyen çağlarda ise 360-460 milyon yıllık bir çekiç 1844 yılında Fizikçi David
Brewster tarafından keşfedilmiştir. Kim bilir geçmiş gizeminde neler saklıyordur.
ASTEROİD MADEN ÇAĞI
Milenyum Çağı’na gelmeden evvel uzaya ilk çıkan insan, Sovyet Pilot ve Kozmonot Yuri
Alekseyeviç Gagarin 12 Nisan 1961 ‘de uzay çağımızı başlamıştır. Yuri’nin dünyanın
yörüngesinde dönerek ilk adımı atarken, 7 Şubat 2018 günü Elon Musk’ın CEO’su
olduğu SpaceX Roket şirketi Falcon Heavy roketini Mars’a fırlatmıştır. Bu adım bize artık
yeni bir evin ve keşfin kapısını aralamıştır.
SpaceX ‘in Mars projesi başarılı olduğu taktirde daha büyük bir pasta olan Asteroid
madenciliğine hızlıca geçiş yapılabilinir. Gerçi Nasa, Asteroid’lerden örnekler alıp bunları
dünyaya nasıl getirebileceğinin fizibilitesini ve testlerini yapmış durumda.
Şimdilik en büyük sorunların başında uzayda yakıt stok yetersizliği, maden nakil
aşamaları ve Asteroidleri parçalamak için kullanılacak olan kesici takımların yeterli
mukavemeti gösterememesidir.
Yakın zaman da sırasıyla bu sorunların da üstesinden geleceklerdir.
Uzay Çağı aşina olduğumuz bir kavram olsa da yüz yıllardır merak ve gözlemlerimiz
neticesinde sadece varsayımlarla hayalden ötesine geçememiştir.
Öyle ki; 1898 yılında “Edison‘s Conquest of Mars” romanının yazarı Garret P.Serviss‘in